Kendi sürdürülebilir geleceğimizi inşa ederken fosil yakıtla nasıl mücadele ediyorsak varlığımızı gelişerek devam ettirmek için fosil düşüncelerimizle de aynı mücadeleyi yapmak, güncellenmek zorundayız.
Bu anlamda zihniyet evrimi sürecimizi sürdürülebilirlik özü üzerinde oluşturduğumuz hedeflerimiz, geleceğimiz doğrultusunda kendi kontrolümüz altına almalıyız yoksa popüler kültür kayığıyla küresel okyanusta batarız.
Neden zihniyet evrimi; atın yerini araba alacağını öngörenlerin bize attığı fark ortada. Yaklaşan geleceği öngöremez ve kendi cinsinden riskleri, tehditleri ya da fırsatları da algılayamaz telafi edilemez hasar alabiliriz.
Yeniden konumlanma için işaret fişeklerini görememe nedenimiz; günü geçmiş fosil fikirle ve önyargılarımız olabilir. O yüzden zihniyet evrimi gerek bireysel gerekse aile ve şirket hatta devlet bazında bu güncellemeleri hızla yapmamız tedbir almamıza yarar. Yeni sorunlara yeni bakış açısıyla çözüm üretmek daha etkin olmamıza çağa liderlik yapmamıza neden olacaktır.
Yoksa sanayi çağını ıskaladığımız gibi bilgi çağının derinliklerindeki lokomotif medeniyete ortak olamazsak hızla tükenen tüketici tarafında yer alırız.
Tarih neden tekerrür ediyor; eleştirdiğimiz atalarımızla aynı düşünce tuzaklarına düşüyoruz da ondan.
Güncellenme, yeniden yapılanma, reorganizasyon, karar verme hızımıza, eyleme geçme kararlılığımız, uyum gibi tutumlarımıza etki eden düşünce atmosferimizin ana katmanı zihniyetimizin farkında mıyız? Kendi zihniyet evrimimizin mimarı olmak için bu farkındalığa derviş Yunus ne güzel değinmiş: “İlim, ilim bilmektir; ilim, kendin bilmektir”
Kollektif refahımız için de uyum hızının ötesine geçip değişime lider olacak zihniyeti inşa etmek zorundayız ve bunu sadece bireyin değil toplumun birlikte başarması gereken bir sorumluluktur.
Kollektif başarı mı ekonomiden ,ekonomi mi kollektif başarıdan doğar ikilemi tavuk yumurta ikileminde olduğu gibi tek doğru içermiyor. Nereden bakarsan bak başarmak zorunda olduğumuz kritik yeniden konumlanma işaretleri her yerden sökün ettiği değişimin hız kazandığı çağdayız.
Onca emekle inşa edilen evliliklerin, şirketlerin hatta devletlerin yok olması bu akıl tutulmasıyla mücadele için bireysel ve kollektif zihniyet evrimimizi önemsemeli, farkında olup kontrolünü ele almalıyız. Yoksa sürdürülebilir geleceğimiz olmayacaktır.
Gafleti, demiş gitmiş derviş “cehaletten beslenen aklın uyuması” olarak tanımlar. Bu gaflet evrimleşerek yoldan sapma anlamında dalalete çıkıyor ve ihanetin kapısını aralıyor. Evvela tedbir sonra tevekkül, oku düşün kayıp hikmetin peşinde kendini yenile, yeni seni arayıp geliştirme hayat maceranda vakit, hiçbir dönemde bu kadar nakdi ve hayati değer taşımamıştı.
Aklımızın uyuduğu yetmedi mi; onu uyandırma eylemi olarak en etkin eylem zihniyet evrimini düşünmeye davet ediyorum sizi. Sürdürülebilir geleceğimiz için bu farkındalığa ihtiyacımız var. Varlığımızı tehdit eden fosil düşüncelerden kurtulma zamanı geldi de geçmekte. Kaçan balık bu sefer iri olmasın bari; kendimize bu iyiliği yapalım.
Asım KURUMAHMUT
Uğur Eğitim Kurumları
Eğitim ve Kariyer Danışmanı