Diabetes İnsipidus hastalığında insülin hormonu ve kan glikoz seviyesi önemli bir yere sahip olmadığı için Şekersiz Şeker Hastalığı olarak da adlandırılabilmektedir. Bu hastalık çok fazla sıvı tüketmeye rağmen aşırı miktarda susama ve fazla miktarda idrar üretme ile karakterize bir hastalıktır. Diabetes insipidus hastalığı farklı şekillerde ortaya çıktığı ve farklı şiddette belirtiler ortaya çıkardığı için k ayrılmıştır.
Santral Diabetes İnsipidus hastalığın en çok karşımıza çıkan türüdür. Bu Diabetes İnsipidus türü hipofiz bezinin ya da hipotalamus dokusunun hasar alması sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu dokuların hasar alması sonucunda ADH hormonu yeterince üretilemez ve Santral Diabetes İnsipidus hastalığı ortaya çıkar.
Diğer bir Diabetes İnsipidus türü ise Nefrojenik Diabetes İnsipidus’tur. Nefrojenik Diabetes İnsipidus genetik veya mevcut hastalıklar sonucunda ortaya çıkar ve böbreğin ADH hormonlarına cevap vermemesine neden olur.
Diğer bir Diabetes İnsipidus türü de Gestasyonel Diabetes İnsipidus’tur. Bu Diabetes İnsipidus türü oldukça nadir görülür ve hamile kadınları etkiler. Bu Diabetes İnsipidus türünün ortaya çıkışında plasentanın ADH hormonunu parçalaması etkili olmaktadır.
Diabetes İnsipidus Belirtileri Nelerdir ?
Diabetes İnsipidus hastalığında yaygın bir şekilde görülen belirti ve bulgular şu şekilde sıralanabilir;
- Aşırı miktarda sıvı alımına rağmen aşırı susuzluk yaşamak
- Soğuk içeceklere ilginin artması
- İdrar miktarındaki artış nedeniyle sık sık idrara çıkma
- İdrar renginde açıklık gibi belirtiler Diabetes İnsipidus hastalığında yaygın bir şekilde görülmektedir. Bu belirtilerin şiddeti hastaların genel sağlık durumuna göre değişiklik göstermektedir.
Diabetes İnsipidus’un Nedenlerin Nelerdir ?
Diabetes İnsipidus hastalığı vücuttaki su elektrolit dengesinin olması gerektiği şekilde sağlanamaması sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu dengeyi de böbrekler ve ADH hormonu birlikte salgıladığı için bu organda ve dokuda meydana gelen herhangi bir sağlık sorunu Diabetes İnsipidus hastalığı için risk oluşturmaktadır. Bu sağlık sorununa kafa ADH üretiminde ve salgılanmasında bozulmalar, kafa travmaları, beyin dokusu tümörleri, genetik yatkınlık ve dolaşım bozukluğu gibi faktörler sebebiyet verebilmektedir.
Diabetes İnsipidus’un Tanısı Nasıl Konur, Tedavisi Nasıldır ?
Diabetes İnsipidus hastalığının teşhisinde hastaların dile getirdiği şikayetler büyük bir önem arz etmektedir. Uzman doktor görüşüne göre özellikle aşırı miktarda sıvı alınmasına rağmen aşırı susama ve idrar miktarındaki artışlar Diabetes İnsipidus teşhisini kolaylaştırmaktadır. Bunun yanı sıra çeşitli idrar tahlilleri, su yoksunluğu testi, radyolojik görüntülemeler ve genetik testleri Diabetes İnsipidus tanısında kullanılan muayene yöntemleridir.
Diabetes İnsipidus hastalığının farklı şekillerde ortaya çıktığını yazımızın başında belirtmiştik. Hastalığın tedavisi de Diabetes İnsipidus’un türüne ve klinik seyrine göre değişiklik göstermektedir.
Merkezi Diabetes İnsipidus hastalığı eğer hafif şiddetli seyrediyorsa sıvı alımının arttırılması tedavi için yeterli olmaktadır. Eğer hastalığın ortaya çıkışında hipofiz bezi ve hipotalamus dokusundaki hasarlar ön planda ise bu hasarları tedavi etmeye yönelik desmopressin hormonu takviyesi verilebilir.
Nefrojenik Diabetes İnsipidus tedavisinde genellikle böbrek dokusuna yönelik tedavi planlamaları yapılır. Çünkü Nefrojenik Diabetes İnsipidus hastalığı böbreklerin ADH hormonuna yanıt verememesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Bu hastalığın tedavisinde tuz oranı hafif miktarda yükseltilmiş bir diyet programı ve su alımının arttırılması gibi yöntemler önerilir.
Gestasyonel Diabetes İnsipidus yani hamilelik döneminde ortaya çıkan Diabetes İnsipidus hastalığında desmopressin takviyesi yapılarak iyileşme sağlanır.